Türk Modernlesmesi ve Din

Bartin Üniversitesi Sosyoloji Kulübü tarafindan “Türk Modernlesmesi ve Din” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa Bartin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Rektör Yardimcisi Prof. Dr. Mete Gündogan, Dekanlar, Vali Yardimcisi Erdogan Özdemir, Il Müftüsü Ismail Bayrak, merkez imamlari ve ögrenciler katildi.

Konferansin açilis konusmasini yapan Edebiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ismet Emre, “Bireysel olarak her insan dinle bir sekilde muhataptir. Kurumlarin dinle alakasi, medeniyet algisina ve cografyaya bagli olarak farkli dönemlerde farkli iliski biçimlerinin gelismesi seklinde olmustur. En dogrusu, her bir düsünce ve yarginin, ötekinin sinirlarini ihlal etmeyecek sekilde hareket etmesidir.” dedi.

Daha sonra konusan Diyanet Isleri Baskanligi Strateji Gelistirme Baskani Dr. Necdet Subasi, Türkiye’de modernlesmenin hâlâ pozitif bir kavram olarak degerlendirildigini söyledi. Subasi, “Modernlesme kavrami, bizim gibi ülke, toplum ve uygarliklarda çok ciddi depremler ve sarsintilara yol açmistir.” dedi. Türkiye’de yasanan modernlesmenin Bati’dan farkli oldugunu belirten Subasi, “Bizdeki modernlesme süreci, iki sekilde gerçeklesir. Ilki araçsal modernlesme, digeri ise amaçsal modernlesmedir. Araçsal modernlesmeye Osmanli’nin modernlesme politikalari, amaçsal modernlesmeye ise Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki modernlesme çalismalari örnek olarak gösterilebilir.” açiklamasini yapti.

Bati’nin modernlesme sürecinden geçmedik
Türkiye’nin Bati’da yasanan sanayi devrimi, aydinlanma, Rönesans gibi asamalardan geçmedigini belirten Subasi, “Hem Osmanli hem Türkiye Cumhuriyeti, modernlesmenin kriterlerini, kendine özgü hitaplarini bizzat yasayarak tecrübe etmis degildir.” dedi.

Tüm taraflarin uzlasabilecegi nitelikte bir laiklik tanimlamasi yapilamamistir
Laikligin, din ve devlet isleri arasindaki iliskilerin tanzimi oldugunu belirten Subasi, “Laiklik konusunda, her siyasal ideolojinin kendine özgü bir tanimlamaya yöneldigini görüyoruz. Bizim kusak, laikligi, dini garanti altina alan, dini güvence altinda tutan bir teminat olarak görürdü. Bizim kusak için laiklik, negatif bir kavramdi; çünkü 163. madde gibi kisitlayici tecrübeler yasandi.” dedi. Laiklik kavraminin sag, sol ve liberal söylemlerde farkli tanimlandigini belirten Subasi, “Sonuç olarak Türkiye’de laiklik kavrami, tüm taraflari ikna edebilecek nitelikte ve tüm taraflarin uzlasabilecegi bir tanimlamaya erismis degildir.” diye konustu.

Rektör Uzun’dan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajı BARÜ’lü öğrenciler dünyadaki insan hakları ihlallerine karşı çadır nöbetinde BARÜ, eğitim iş birliklerine bir yenisini daha ekledi BARÜ’lü öğrenciler 2 farklı projeyle 2 ödülün sahibi oldu BARÜ’de “10. Öğretmenim Şenliği” gerçekleştirildi BARÜ’lü araştırmacı Dr. Çağlar’a, Genç Araştırmacı Ödülü BARÜ, dünyanın en iyi genç üniversiteleri arasında BARÜ, yeni açılan programlarıyla yarınlarımıza değer katmaya devam ediyor BARÜ’de farklı yönleriyle hemşirelik mesleğinin önemi konuşuldu BARÜ, ihtisaslaşan üniversiteler ile bir araya geldi